‘BU İŞLER KONUŞMAKLA OLMAZ, İCRAAT LAZIM’

AHMET BEŞENK “Batıya köle olmaktan, firmalar arası taşeronluk yapmaktan vazgeçince kendi sanayimizi kurup, kalkınırsak toparlanır ve iyileşiriz.” Diyerek yeni rotalarını çizdiklerini aktaran İş Kadını Şükran Yılmaz, memleketinden kaçan iş adamlarını örnek gösterdi. İşte, memleketinden kaçmak yerine inatla yatırım yapılması gerektiğini savunan Şükran Yılmaz ile yaptığımız söyleşiden bazı başlıklar:

‘BU İŞLER KONUŞMAKLA OLMAZ, İCRAAT LAZIM’

 BEŞENK: Öncelikle sizi tanıyalım.

 

YILMAZ:  1982 Diyarbakır doğumluyum lise mezunuyum evli 1 çocuk annesiyim bekârken Elazığ maden ilçesinde belediye başkanının sekreterliğini yaptım, evlenince işten ayrıldım, Eşim ise 30 yıldan bu yana Sur ilçesinde toptan manifatura ve mefruşat işi yapmaktaydı. 2010 yılından beri İstanbul’da tül perde fabrikası işletiyoruz. İmalatını biz yapıyoruz, yaklaşık 45 elemanımız var, Doğu ve Güneydoğu illerine ürünlerimizi pazarlarken yurt dışına ihracat yapıyoruz.

 

BEŞENK: Bir müddetten bu yana Diyarbakır'dasınız ve İstanbul gibi Ticaret merkezi bir bölgeyi bırakarak Diyarbakır'a yatırım yapmayı seçiyorsunuz. Neden?

 

YILMAZ: İstanbul’da iş imkanları gerçekten de çok fazla, bu da beraberinde eleman sıkıntısı getiriyor. Giderler çok yüksek ve gurbetlikte gerçekten çok zor. Yatırım üssümüzü Diyarbakır olarak seçmemizdeki gayemiz, Diyarbakır’da doğdum, büyüdüm, kendimi tanıdım. Memleketimi çok seviyorum, memleketime hizmet etmek ise beni en çok mutlu edecek şey diye düşündüm, manevi boyuttan ziyade burada işçilik daha ucuz, gider daha az, teşvikler daha iyi, üstelik işsizlik oranı yüksek, kahveler, sokaklar işsiz kaynıyor. Neden buraya istihdam sağlamayalım ki? Neden memleketim kalkınmasın? Hem birçok kişi evine ekmek götürecek SSK'lı olup ailesi de faydalanacak ve inanın bir nebzede olsa terör olaylarının önüne geçilecek diye düşündüm. Çünkü Diyarbakır çok kutsal bir memleket, bu yaşananları hak etmiyor, sahip çıkılsa çok güzel yerlere gelir benim güzel şehrim.

 

BEŞENK: Şu anda yatırım amaçlı çalışmalarınız var mı? Var ise ne aşamada?

 

YILMAZ: Dernek çalışmalarımız gayet güzel, olumlu ilerliyor. Diğer derneklerin 5 yılda yapamadığını 3 ayda yaptık. Şahsi yatırımlarıma gelince ALLAH'a çok şükür fabrikayı kurduk, şu an 2 makineyle başladık, 10 kişi istihdam ediyoruz. Bu iş Doğu ve Güneydoğu da olmadığı için elemanlar acemi ve il dışından teknisyen getirttik. Şuanda onları yetiştiriyorlar. ALLAH nasip ederde muvaffak olursak iler ki aşamada makine sayısını artıracağız. Hedefim 1 sene içinde 5 makineye ulaşıp bölgenin tekstil ihtiyacını karşılamak, halı ve koltuk döşemesi imal etmek.

 

BEŞENK: Diyarbakır'da yaşanan çatışmalı süreç ve hemen akabinde yaşanan darbe girişimi, iş dünyasını nasıl etkileri?

 

YILMAZ: Çatışmalı süreçten dolayı zaten mağdur olduk, üstelik 7 Haziran seçiminde başladı sıkıntılarımız. Kapalı oluşumuzdan dolayı satış yapamadık, üstelik giderlerimiz yine aynıydı, eleman maaşı, sigorta ve vergileri yine ödedik. Dükkanları kira olanlar da yine ödedi. Bu süreçte Doğu ve Güneydoğu’da ki müşterilerimiz Batıya kaydı, 361 dükkan kapandı, 50’si Sur dışına taşındı, 85 bakkal kapandı.

 

BEŞENK: Diyarbakır'da ki iş dünyasının sıkıntılarını kısaca aktarırmısınız?

 

YILMAZ: Doğulu iş adamı buraya yatırım yapmıyor, Batıdaki adam buraya gelip yatırım yapmıyor, buradakiler zaten kaçıyor. Diyarbakır da para çok ama kalanda boy, boy bina dikip kendini yatırımcı sanıyor. Diyarbakır da gerçek anlamda sanayi yok, imalat yok, 5 dikiş makinesi alan kendini imalatçı ya da fabrikatör sanıyor. Burada yapılan işlere Batıda merdiven altı diye tabir ediliyor. Malı dışarıdan aldığımız için pahalıya mal oluyor, son zamanlarda yaşanan kaostan dolayı çeklerin ödenememesi ya da borçların ertelenmesinden dolayı iş dünyasında da güvensizliğe neden oldu, bazı firmalar artık doğu çeki almıyor, bu yüzden çok sıkıntı yaşanıyor Diyarbakır da. Para çok, değerlendirmeyi bilen adam az

 

 

BEŞENK: Size göre çözüm nedir, reçeteniz nasıl olacak?

 

YILMAZ: Doğunun tek ilacı imalat, imalat, imalat. Yani sanayi yaparak toparlanabiliriz, kendi kendimizi önce kalkındıracağız sonra Batıya açılacağız, böyle olursa para bölgeye akacak, paramız burada değer kazanacak. Artı işsizlik oranı en azamiye düşecek, Gençlerimiz sokaktan, terörün batağından kurtulacak. Çünkü terörün kandırdığı gençler fakir kesimdendir. 3 – 5 kuruş cebine koyup istediği gibi kullanıyorlar. Oysaki işi, uğraşı olan adam başka şeylerle uğraşmaz, eviyle ilgilenir. Mesela Gaziantep’i baz alalım, orada iş adamları kendi memleketlerine yatırım yapıyor, sanayisi çok gelişmiş, sadece geçen ay burada bir halı fuarı düzenlendi, yurtdışına yapılan ihracatta 650 milyon dolar, iç piyasaya yaptığı satış ise 1,5 milyar dolar toplamda kazanıldı. Peki, Diyarbakır’ın neyi eksik? Onlar mı çok akıllı, biz mi çok ahmağız? Batıya köle olmaktan, firmalar arası taşeronluk yapmaktan vazgeçince kendi sanayimizi kurup, kalkınırsak toparlanır ve iyileşiriz.

Güncelleme Tarihi: 07 Ağustos 2016, 16:48
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER