Batılı güçlerin entrikalarının sahnelendiği doğu illerinde kaybolan kültürel değerlere dur demenin zamanı geldi diyor Sur işadamları dernek başkanı (SİDER) Şükran Yılmaz.

Kısa bir süre önce kurulan ve beklenenin üzerinde performans sağlayan SİDER yetkilileri, bölgenin kaybolan yardımseverlik duygularını canlı tutmak için sadece kendi üyelerinden topladıkları yardım ile öze dönüş kampanyalarının startını verdiler.

Çok sayıda öğrenci ve mağdur aile ile iletişime geçen Sider yetkilileri, çocuklara sundukları geniş kıyafet, ayakkabı ve kırtasiye yardımları ile mutlu olmalarını vesile oldular.

Dağıtılan yardımlar arasında beğendiklerini alma şansı yakalayan çocukların mutlulukları yüzlerinden okuyordu. 

Diyarbakır’da yaşayan halkın gerçek benliklerini ve kimliklerini artık gözler önüne sereceğinin altını çizen SİDER başkanı Şükran Yılmaz şunları dile getiriyor: “Son 50 yıldır ülkemiz ve bölgemiz üzerine oyunlar oynanmakta. Bunların başında da bizi özümüzden koparma çalışmaları var. Bunlar nelerdir, yardımlaşma, sosyal faaliyetlerimiz, inanç özgürlüklerimiz, hepsinden koparılmaya çalışılıyoruz. Bu gün sadece Sur içindeki SİDER yönetim kurulu esnafları ile beraber çalışmamızı gerçekleştirdik, yetim çocuklarımıza el uzatalım dedik, o çocuklar çünkü Resulullah Aleyhselam, peygamber efendimizin emanetleri olan çocuklarımıza bir nebzede olsa pansuman görevi görelim dedik. Eskiden Diyarbakır denildi mi yardımlaşma vardı, komşusu açken uyuyamayan komşuları vardı fakat şu anda yanı başındaki ölse başını çeviren insanlarımız var. Tabi biz bunu başlangıç olarak yaptık, bize bir yetim çocuğumuzun annesinden bir mektup geldi, çocuğunun ayağında çorabı, giyecek ayakkabısı yok ve halasının emanet montu ile okula gidip, geliyor. O artık bir yerde depreştirdi bizi ve sur içindeki esnaflarımız olarak böyle bir çalışma başlattık. Amacımız bu kış çocuklarımız üşümesin ve özümüze dönelim halk olarak.”

Kendi üretimleri olan ürünleri de yardım kolilerine ekleyen SİDER ailesi, projeleri ile de Diyarbakır’ın vizyonunu değiştirmeyi, istihdam alanları yaratmayı, sosyal ve kültürel yönden özlerine dönmeyi hedeflediklerini belirtiyorlar.