DTSO Başkanı Sayar’ın yazılı olarak yaptığı açıklama şöyle:

İki devlet kurumunun 2012 rakamları arasında üç misli fark var

“Gerek TÜİK’in 2012 yılı istihdam verileri ve gerekse de 6 Mart 2014’te TÜİK tarafından kamuoyuna açıklanan 2013 yılı istihdam verilerinin ciddi tutarsızlıklar barındırdığını düşünüyoruz.

TÜİK’in hane halkı işgücü istatistikleri esas alınarak yaptığı değerlendirmelere göre verdiği 2012 rakamlarına göre, TRC2 bölgesinde(Urfa ve Diyarbakır) işsiz sayısı 42.000, işsizlik oranı %6,9 ve Diyarbakır’daki işsizlik oranı %7,3 olarak verilmişti. Bu oran hesaplandığında TÜİK’e göre Diyarbakır’da 22. 711 işsiz bulunmaktadır. Oysa ki, aynı dönem için, Diyarbakır İŞKUR, kendilerine yapılan iş başvuruları üzerinden işsizlik rakamını 58.029 kişi olarak veriyor.  Bu durumda, iki kurum arasındaki tutarsızlık yaklaşık olarak 3 kat seviyelerindedir; TÜİK ‘e göre %7,3 oranı ile 22.771 iken İŞKUR rakamlarına göre %18,65 oranında, 58.029 işsiz vardır.

Peki aynı devlet, istihdam politikalarını belirlerken hangi kurumunun rakamlarını dikkate alacak? Bizce dikkate alınması gereken, Diyarbakır’da sahadan alınan rakamlardır; Ankara’da masa başı ankete göre ortaya çıkarılan rakamlar değil. Sokakta gördüğümüz ise bundan daha fazlasıdır.

Bu rakamlara itirazımız var

Bölgemiz açısından bakıldığında, 2013 yılında en yüksek işsizlik oranının % 14,5 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinde gerçekleştiği, aynı zamanda en yüksek istihdam artışının yine 206 bin kişilik ek istihdam ile bölgemizde gerçekleştiği ifade edilmektedir.

Yine 2013 yılında TRC2 bölgesinin de, toplam 26 adet olan Düzey2 Bölgeleri içerisinde % 17,5 işsizlik oranı ile en yüksek ikinci işsizlik oranına sahip olduğu ifade edilmektedir.

Bir yıl önce TRC2 bölgesinde % 6,9 olarak ilan edilen işsizlik, bir yıl sonra neredeyse önceki yılın üç misline yakın % 17,5 olarak hesaplanıyor. TRC2 bölgesi işsizliğindeki 3 misline yakın artışın yanında, Güneydoğu Anadolu Bölgesinin 206 bin kişilik ek istihdam ile en fazla istihdam yaratan bölge olduğu belirtiliyor.

İşgücü rakamlarında bir yıl arayla bu ölçüde bir tutarsızlık olması için 2008 yılındakine benzer küresel bir ekonomik krizin yaşanması gerekir. 2012 ve 2013 yıllarında ekonomik açıdan çok önemli değişmeler yaşanmamışken, işsizlik rakamlarının 3 misli değişebilmesini izah etmek mümkün değildir.

Rakamların manipülasyon aracına dönüştürülmemesi gerekir

İstatistiklerin özellikle de işsizlik ve istihdam gibi çok hassas konularda bir manipülasyon aracına dönüştürülmemesi gerekir. Yıllar itibarıyla birbiriyle çelişen ve taban tabana zıt işgücü rakamları üzerine, doğru istihdam politikaları inşa etmek mümkün değildir.

İşsizliği hem bir mağduriyet, hem de bir insan hakkı ihlali olarak kabul ediyoruz. Anayasa’da dayanağı olan çalışma hakkının doğru politikalarla desteklenmesi ve doğru teşhislerin geliştirilebilmesi için, sorunun, politik kaygılara düşmeden ve rakamları manipüle etmeden doğru bir şekilde tespit edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

“Nerden baksan tutarsız” olan bu rakamlara itirazımız olduğunu bir kez daha ifade ediyor, TÜİK’in özellikle istihdam ve işsizlik gibi hassasiyet gerektiren konularda daha sorumlu ve dikkatli davranmasını bekliyoruz.”