SKANDAL ÖTESİ

HABER ÖZEL: AHMET BEŞENK Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliğine bağlı Selahattin’i Eyyubi Devlet Hastanesinde gerçekleşen bir olay büyük bir skandalı açığa çıkardı. Hasta bilgilerinin deşifre edilmesinin kanıtı olarak gözler önüne serilen bu olay ‘Ne kadar güvendeyiz?’ sorusunu da akıllara getirdi. FETÖ izleme platformu Diyarbakır temsilcisi Muhammed Beybur’un yaşadığı skandal niteliğindeki olayda şahsına ait hasta rapor bilgileri yasalara aykırı olmasına rağmen dışardan başkalarına Sağlık kurulu yetkililerinden bazıları tarafından servis edilirken kurum içinde kripto Fetöcülerin de varlığını gözler önüne serdi. Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliği tarafından belgelerin dışarıya nasıl sızdırıldığı irdelenmezken skandalın aydınlatılması için Beybur suç duyurusunda bulundu.

SKANDAL ÖTESİ

 Bir müddet önce Diyarbakır Valiliğine FETÖ izleme platformu Diyarbakır temsilcisi  Muhammed Beybur’un Sağlık kurulundan sahte rapor aldığı, bu işlem sırasında verilen kanın kendisine ait olmadığı ve araştırılması halinde ortaya çıkacağı yönünde dilekçe verilmişti.

 

Dilekçenin ulaştığı Diyarbakır Valiliği ise olayın araştırılması için Diyarbakır Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliğinin inceleme başlatmasını istedi. İnceleme için muhakkik tayin eden Genel Sekreterliği yetkililerinin yaptığı inceleme ve araştırmalar neticesinde şikâyete konu olan sahte rapor iddiasının asılsız olduğu ve Beybur’un hastane yönetiminden arkadaşları ile birlikte kan vermeye gittiği, kan alındığı ve bunun üzerinden işlem güvenlik kamera kayıtlarındaki görüntülerle yapıldığı ortaya çıktı.

 

Olaya muhakkik olarak tayin edilen yetkili, olayın asılsız olduğu ve iftiradan ibaret olduğunu belirterek gereken cevabı Diyarbakır Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliğine intikal ettirdi.

 

İddialara konu olan olay ile ilgili olarak Kamu Hastanesi Genel Sekreterliği hasta mahremiyeti noktasında yasal güvence altına alınan bilgilerin korunması ve 3. kişilerle paylaşılmaması mevzusunun ise böylelikle tatbik edilmediği, hastalara ait özel bilgilerin başkalarına el altından servis edildiği ve yasa dışı faaliyetlerin gerçekleştiği ortaya çıktı. Böyle olmasına rağmen hasta bilgilerinin dışarıya servis edilmesini irdelemesi gereken Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliğinin yetkilileri bunu irdelemek yerine işlem yapmadı.

 

Diyarbakır Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliğinin bu skandal niteliğindeki olay ile ilgili işlem yapmadığının farkına varan FETÖ izleme platformu Diyarbakır temsilcisi Muhammed Beybur, kişisel bilgilerinin yasa dışı yollarla dışarı sızdırılmasının hem yasal hem de anayasal suç olduğunu belirterek suç duyurusunda bulundu.

 

 

‘ŞİKAYETİN YALAN OLDUĞU ORTAYA ÇIKMIŞIR’

İlgili hastanenin yönetiminin dahi inceleme yetkisi olmayan sağlık raporlarının neden incelendiği ve niçin istendiği soruları da gündeme geldi. Skandal ilgili olarak açıklamada bulunan FÖTÖ izleme platformu Diyarbakır temsilcisi Muhammed Beybur şunları kaydetti: “Uzun zamandan beridir bu fetö denen alçak terör örgütüne hem ulusal basında, hem yerel basında, hem de sosyal medya üzerinden yapmış olduğum birçok basın açıklamamız var, demek ki bu süreçte birilerinin ayağına bastık. Devletimizi savunarak, ihanetlerini deşifre etmemizden dolayı birileri şahsım ile alakalı itibarsızlaştırmak için iftira, karalama içerikli bir dilekçe yazarak şahsımın hasta olmadığını, rahatsızlığımın bulunmadığını, bu konuyla alakalı sahte rapor almak için sağlık kuruluna müracaat ettiğime dair ve sağlık kuruluna şahsımın yerine başkasının kan örneğini sanki kendi kanımmış gibi laboratuara verdiğim beyan edilerek hakkımda bir şikayet dilekçesi verilmiştir. Bu şikayet dilekçesinin sonunda Valiliğimizin Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliğine yazmış olduğu yazıya istinaden Genel Sekreterlikte Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi yönetimine bu konu hakkında inceleme yapmaları ve Valiliğimize bilgi verilmesini istemiştir. Akabinde bu konu ile ilgili olarak resmi bir inceleme yapılmış olup hem kamera kayıtlarında, kan alma sırasında yanımda gelerek yine hastanede idareci olarak birlikte çalıştığımız arkadaşımız, kanımı alan personelimizin ve işlemlerimizi yapan otomasyon personelimizin ifadeleri neticesinde söz konusu iddianın yalan ve iftiradan ibaret olduğu anlaşılmış, herhangi bir soruşturmaya gerek olmadığı beyan edilmiştir.”

 

‘HASTA MAHREMİYETİ YASALARLA GÜVENCE ALTINDADIR’

Şikayete konu olan dilekçenin Deniz Özbay adına düzenlendiğini ve iki çizgi atarak salaş bir imza ile düzenlendiğine dikkat çeken Beybur: “Şikayet dilekçesi Deniz Özbay adına sathi bir kimlik ve imza ile TC kimlik numarası ve adres dahi belirtilmeden Valiliğe gönderilmiş. Bu dilekçeye ek olarak daha almadığım raporun sonucu, başvuru belgelerim ve hatta doktorlara dolaştırılan evraklarım dahi iliştirilmiştir. Henüz raporu almadım ve raporumu alabilmem için imza atarak almam gerekiyor. Yani rapor şahsım tarafından alınmadığı içinde sağlık kurulu tarafından muhafaza edilmeli ve bilgilerimin kimse ile paylaşılmaması gerekiyor. Hasta bilgileri anayasal ve yasal güvence altındadır, şahsın doktorunun dışında da kimse ile paylaşılamaz. Öyle inanıyorum ki FETÖ terör örgütü mensuplarının bu bilgilere yasadışı yollarla ulaşabilmesi şahsıma düzenlenen bir kumpastır. Bu bilgileri el altından vererek suç işlenmiştir.” Dedi.

 

‘BELGELER NASIL SIZDIRILDI?’

Hasta mahremiyetinin yasalarla güvence altına alınmasına rağmen bilgilerin dışarıya sızdırılmasının büyük suç olduğunu hatırlatan Muhammed Beybur: “Sağlık kurulundaki belgeler ve raporlar, rapor çıktıktan sonra sadece kişinin imzası karşılığında verilir. Tabi bu arada şikayet dilekçesi veren şahıs, dilekçesine sağlık kuruluna müracaatım esnasında çekmiş olduğum tomografi, Emar, SFT, kan tahlilleri, o günkü şeylerle alakalı tüm belgelerin ve sonucun raporlaştırılmış son halinin fotokopisini iliştirerek göndermiş. Ben dahi bilmeden ve raporu almadan bu belgelerin fotokopisinin çekilmesi zaten Türk Ceza Kanununun 135, 136, 137. maddeleri, Anayasanın 20 maddesi ki kişilerin özel bilgilerinin dışarıya sızdırılması suçtur deniyor, burada bir suç işlenmiştir.” Dedi.

 

‘YETKİLİLER NEDEN GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMEDİ?’

Muhammed Beybur kendisi hakkında şikayet konusunun başlatılması esnasında sağlık raporu belgelerinin tümünün sağlık kurulundan el altında çıkartılması konusunda işlem başlatmamasını da düşündürücü bulduğunu belirterek konuşmasını şöyle noktaladı: ‘Şahsımla alakalı şikayet ile ilgili işlemi başlatan Genel Sekreterlik ve idarenin de bunun suç olduğunu bildikleri halde özellikle de Genel Sekreterliğin bu konu ile alakalı olarak benimle alakalı soruşturma esnasında bu evrakların dışarı nasıl sızdırıldığı yönünde işlem başlatmamaları da ayrıca manidardır, benim suç duyurusunda bulunma dilekçemi vermemin ardından işlem başlatmaları ise düşündürücüdür. Bunun altında bir kasıt aramaktayım. Bu konu ile ilgili olarak raporumun bilgilerinin nasıl sızdırıldığını sağlık kurulu sorumlusu … sorduğumda hastane amirlerimiz isterse biz ancak veririz dedi. Kimin istediğini sorduğumda isim vermeyerek hastane yöneticisi veya hastane müdürü isterse veririz yanıtını verdi. Hangisi istedi dediğimde ikisi de değil, ismini veremem dedi.”

 

Konu ile ilgili olarak bilgilerinin el altında deşifre edilmesi konusunda Diyarbakır Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliğine suç duyurusunda bulunan Muhammed Beybur, olayın faillerinin bir an önce ortaya çıkartılmasını ve gereken yasal işlemleri başlatmaları çağrısında bulunarak olayın takipçisi olduğunu da sözlerine ekleri.  

Güncelleme Tarihi: 10 Mayıs 2017, 14:05
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER