Seçim Mitinglerinde Din, İman Kuran ve Kürt Gerçeği

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın meydanlarda eleştirdiği isimlerden biri olan HDP Diyarbakır Milletvekili Adayı Nimetullah Edoğmuş, seçim süreci ve miting alanlarındaki söylemleri değerlendirdi.

Seçim Mitinglerinde Din, İman Kuran ve Kürt Gerçeği
 Genel seçimler öncesi ilklerin yaşandığı miting alanlarında ilkler dikkat çekiyor.Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim mitingleri, din, iman ve Kuran vurgusu gibi gelişmeler ilkler arasında yerini alırken, Bölge illeri ile Batı illeri arasındaki seçim çalışmalarında kullanılan argümanların farklılığı ise dikkat çekiyor. Batı'da iş, aş vurguları öne çıkarken, Bölge'de ise din olgusu daha çok ön planda. Din olgusunun bu denli açığa çıkması, seçim mitinglerinde Kuran-'ı Kerim'in kaldırılması, Diyanet gibi konularda "Neden?" diye sorduğumuz eski Diyarbakır Müftüsü ve HDP Diyarbakır Milletvekili Adayı Nimetullah Edoğmuş, "Kürtlerin geleceğe vaat edeceği, insanlık pazarına sunacakları hazineleri sümbülendi. Erken doğum gibi bir şeye benziyor. Boğmak istediler hep. Bunu boğamayınca dini skandallarla bu şekilde Kürt halkına müdahale etmek istiyorlar" dedi.

7 Haziran Genel seçimlerine sayılı günler kala tüm siyasi partiler de çalışmalarına hız verdi. Söz konusu seçimlerde en çok merak edilen konu ise HDP'nin barajı aşıp aşamayacağı. Yapılan anketlerde HDP'nin barajı aşağı açığa çıkarken, buna rağmen işi şansa bırakmayan HDP hem bölgede hem de batı ilerinde seçim seferberliği içerisine girdi.



HDP'nin çalışmaları karşısında bölgede giderek güç kaybeden AKP ise din olgusu üzerinden muhafazakar kesimi ikna etmeye çalışıyor. Önümüzdeki seçimler öncesi aynı zamanda ilkler de yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın il il seçim mitingleri düzenleyip başkanlık sistemi için oy istemesi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk oldu. Her ne kadar muhalefet partileri tepki gösterse ve cumhurbaşkanının tarafsız olmadığını söylese de Erdoğan "Yüreğimde yatan parti" diyerek kendini savunuyor. Bir diğer ilk ise miting alanlarında Kuran-ı kerim ile oy toplama çabası oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın özellikle bölge illerindeki mitinglerinde din üzerinden HDP'ye yüklenirken, Kuran-ı kerimi miting alanlarında kaldırıp oy toplaması bölgede muhafazakar kesim içerisinde de tepkilere neden oldu. Söz konusu seçimlerde açığa çıkan tablo ise AKP'nin din üzerinden HDP'ye yüklenmesi. Yaşanan gelişmeleri ve din ile ilgili söylemler, Diyanet'in kaldırılması tartışmaları başta olmak üzere seçim miting alanlarını eskiDiyarbakır Müftüsü ve HDP Diyarbakır Milletvekili Adayı Nimetullah Erdoğamuş, değerlendirdi.


'Kürt Hakikatinin Şahidi Oldum'

Halka hizmet için aday olduğunu ve HDP'de karar verdiğini ifade eden Erdoğmuş, "Biz halkı dinledik, halkı dinleyince bir hakikatle yüzleştim. Yani öyle bir hakikatle yüzleştim ki cezaevlerinde mahkum olanlar, sürülenler, gönüllü olarak işte gidip silahlı mücadele verenler, onların aileleri... Bir Kürt hakikatinin tam bir şahidi oldum. Bu adım beni Kürt gerçeğinin şahidi yaptı. Şahidi yapınca da bunun adresi belliydi. Yani o adrese geldim, kapıyı çaldım oraya katıldım" dedi. "Hiç siyaseti düşünmüyordum" diyen Erdoğamuş şöyle devam etti: "Hiç siyaseti düşünmedim. Yani hiç düşünmedim derken insanlar bazen soruyorlar cevap veriyorsunuz. Zaten siyasetle ilgilisiniz atamanız yapılıyor, siyasi çevrelerle diyalog var fakat ben de aktif siyaset yapayım aktif siyasette ben olsaydım şunu yapardım gibi o kadar siyasete yakın olmadım."



'Sahte Din, İktidarlara Hizmet Eden Bir Tahakküm Dizelerine Dönüşmüştür'

Miting alanlarındaki dini söylemleri değerlendirenErdoğmuş, "Dini Kürtlere karşı, Kürdistancoğrafyasına karşı tarihten beri kullanan iktidarlar olmuştur. Hatta dini, dine karşı kullanan iktidarlar olmuştur. Yani gerçek dine karşı kendi iktidarlarına hizmet eden dini kullanmışlardır tarihte. Dine karşı din mücadelesi var aslında. Yani dinin mücadele alanı dine karşı olan, dine yabancı olan, dinle tanışıklığı olmayan, dinin dışında olan insanlarla mücadelesi olmamıştır. Onların mesajını götürmüştür. Dini anlatma sorunu, onlarla paylaşma sorununu taşımıştır ama bunlarla mücadelesi olmamıştır ama kiminle mücadelesi olmuştur gerçek dinin sahte dinle her zaman mücadelesi olmuştur" dedi. Erdoğmuş şöyle devam etti: "Sahte din sorumsuz ve ilkesiz ve iktidarlara hizmet eden bir tahakküm dizelerine dönüşmüştür. Tarihte gerçek dinde onun tarihi şahsiyetleri olan ve kıyamete kadar kutsal kitaplar, halkın gönlünde inancından sürekli yaşatılan peygamberler bunun mücadelesini vermiştir. Neyin mücadelesini vermişlerdir? Tevhit inancını tahakküm o düzenine karşı savunmuşlar ve onun mücadelesini vermişler. O mücadelede de çok büyük eziyetler görmüşler, işkenceler görmüşlerdir, sürülmüşler ama asla mücadelelerinden vazgeçmemişlerdir. Böyle baktığımız zaman yani hangi iktidar olursa olsun eğer iktidarını pekiştirmek için bu sahte dinden istifade ederek o yöntemlerle iktidarını geliştirmek ve ömrünü uzatmak istemişse en fazla dine bu şekilde zarar verilmiştir."


'Dini Skandallarla Kürt Halkının Kazanımlarına Müdahale Etmek İstiyorlar'


Yaklaşanlar seçimler öncesi sahte din ile gerçek din gerçeğine şahit olduklarını ifade eden Erdoğmuş, "Mitinglerde siyasi propaganda, televizyon programlarında sürekli laf dönüp dolaşıyor bu noktaya geliyor. Bu aslında yeni bir şey değil. Mesela İslam tarihinde ilk saltanat ideolojisi Emeviler döneminde geliştirildi ve tarih içerisinde sürekli o tecrübelerden istifade ederek kendisini var kıldı. Düşünerek ve halen de Emevileri eleştirenler o ideolojisinin hayranı gibi çalışıyorlar" dedi. Din olgusunun özellikle bölgede daha çok kullanılmaya çalışıldığına dikkat çeken Erdoğmuş şöyle devam etti: "Bu bizim bölgede başvurulan bir yöntem. İstanbulEdirneKaradeniz'de böyle bir yöntem uygulanmadı. Bu siyasi bilinicinin çok ciddi bir noktaya geldiğini ve çok zengin bir siyasi potansiyelin şuan Kürtlerin elinde şekillendiğini görüyorlar. Yani artık Kürtlerin geleceğe vaat edeceği, insanlık pazarına sunacakları hazineleri sümbülendi. Erken doğum gibi bir şeye benziyor. Boğmak istediler hep. Şimdi öyle sümbülenmiş ve gelişmiş ki dünya bunu görüyor. Bunu boğamayınca dini skandallarla bu şekilde Kürt halkına müdahale etmek istiyorlar. Şuan gelinen noktada Kürtler bunu aşmış. Kürtler onları dinleyince nasıl hazırlanan tuzaklarla avlanmak istendiğini görüyor. Kürt halkı çok mesafe almış, çok ileride ama Kürt halkı tuzakların çok ilerisinde. Halkımız bizden çok öndedir. siyaseten ve şuur olarak önde. Bu siyasi bir avcılıktır ve eninde sonun bu tuzak onların elinde patlayacaktır."


'Diyanet Üzerinden Planlı Olarak Bir Algı Yaratılmaya Çalışılıyor'

Diyanetin kaldırılması tartışmalarını değerlendiren Erdoğmuş, tarihte tüm iktidarlar gibi şuanki iktidarın da bunu kullanarak dinsizlikle suçladığını söyledi Erdoğmuş, "Çok da karşılığı olmayan ama planlı bir şekilde geliştirilen taktiklerdir. Yıllarca Müslüman olmadığımızı Batı'ya anlattılar. Yer yer Ermeni, Komünist, Zerdüşt dediler. Öyle bir algı yaratıldı. O algı zayıfladığı esnada bu kez bakın Diyanet zerinden böyle bir algı yaratılmaya çalışıyorlar" dedi. "Diyanet bir sistemdir ve mevcut Türkiye sistemi içinde bir çarktır. Bu çark artık dişlileri sıyrılmış" diyen Erdoğmuş şöyle devam etti: "Biz bu çarkı tartışıyoruz. Onun verdiği hizmetleri mensuplarını tartışmıyoruz. Şahıslar üzerinden tartışma yürütmüyoruz. Diyoruz ki zaten sistemin kendisi tek dişli kalmış bir canavardır. Sistemin bütünlüğü içinde anayasadan başlayarak köklü, radikal demokratik bir proje ile bir adımla kamuoyunda tartışarak bu işin uzmanları ve taraflarıyla olgunlaştırarak sistemin tümünü ve sistemden beslenen diğer ana mekanizmaları tartışalım diyoruz. Kendileri de bu sistemden razı değil. Mesela ben müftüyken de bunu tartışıyorduk. SonEdirne toplantısında 'niye diyanet özerk olmasın? Diyanet yönetici ve başkanları seçimle gelmesin?' diye tartışıyorduk. Bunun dışında da tartışmalar var Diyanette."


'Devlete Hizmet Eden Değil, Sivil Bir Oluşum Olmalı'


Diyanetin sağlıklı tartışılması, dini hizmetlerde nasıl daha adil, daha eşitlikçi bir merhaleye geliriz diye onun mücadelesi içinde olduklarını dile getiren Erdoğmuş, "Şimdi Alevilik bir hakikat değil mi ülkemizde? Bu Alevilik gerçeğine nasıl yaklaşıyoruz? Biz Alevilere sizi tanımıyor muyuz mu diyeceğiz? Hayır, biz sizi tanımak zorunda, dinlemek zorundayız ve kendinize nasıl hizmet edilmesini istiyorsunuz onu siz ortaya koyun. Başkasını tanımlamak yerine tanımak zorundayız. Mezheplerde de öyledir. Mesela Şafii mezhebi Hanefi mezhebine göre üvey evlat muamelesi gördü diyanet hizmetlerinde. Hanefi ile ilgili hizmetler verirken Şafi mezhebi ihmal edildi. Kürtlerin çoğunluğu da Şafii'dir. Bunlara asla cevap verilmedi. Bunu da geç başka din mensupları ve inançlar yok mu onlara nasıl hizmet edecekler? Tüm bunları inançlar topluluğu için de görmek gerek. Bu ülkede Êzidî topluluğu var. Horlanmış, dışlanmış, topraklarından edinmiş Êzidîler var. Şimdi siyaseten siz bunlar üzerinden oy hesabı üzerinden yaklaşırsanız bunların siyaseten temsil edilmesi mümkün değil. Ama bizim partimiz Diyarbakır'dan, Batman'dan aday gösterdi. Bu partimizin nasıl adil ve eşitlikçi yaklaştığını gösterir. Diyanet de devlete hizmet eden bir kurum olmaktan çıkıp sivil, nasıl hizmet edecekse onu tartışalım. Bizim elimizde parti olarak hazır bir çerçeve yok, götürüp 'çerçevemiz budur' diyebileceğimiz. Bunu hep birlikte tartışıp ortak bir şekilde belirleyeceğiz. Bu partide iç barışı, geleceği görüyorum. Diğer partilerde bir rekabet bir yarışı var. Ben bu partide iç barış gerçekliğini görüyorum. Bu iç barışı oturtup önemli hizmetler vereceğimizi düşünüyorum" dedi.

Kaynak: Özgür Haber Gazetesi

Güncelleme Tarihi: 25 Mayıs 2015, 16:54
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER