BULUTÇU: BANA LİCE'YE GİTME DEDİLER
25 yıldır sektörde olan ve sektörün en büyük yağ fabrikalarının (MARSA İstanbul / DOYSAN Lüleburgaz) sahibi olan sanayici Refik Bulutçu ise "bir hayalim vardı" diyerek söze başladı. Hayalini, "Bir gün Diyarbakır'a uçak ile gelirken aşağıda ay çiçek, soya tarlalarını görmek o sap sarı tarlaların içinden Diyarbakır’a inmek istiyorum" diye anlatan Bulutçu, şöyle devam etti: "Böyle boş tarlalar, bozkırlar değil. Ama, bugün bu gördüğüm topraklardan yeterince verim alınmadığını düşünüyorum. Hocalarım daha iyi bilir, bu toprakların daha bereketli olması gerekir. Çünkü burası tohumun toprağa ilk düştüğü yer. Yukarı Mezopotamya. Bana 'Lice'ye gitme, Lice'de ne işin var, Lice halen Türkiye'de mi?' dediler. Bana 'Lice'ye gitmeyin' diyen doğulu çok zengin arkadaşlarımıza inat, bize milyonlarca dolarlık ipotek vermemize rağmen 100 bin dolarlık kredi vermeyen bankalara inat biz bunu başaracağız. Allah nasip etti batıda Türkiye'nin en büyük yağ fabrikaları benim oldu. Şimdi Lice Yağ Fabrikası’nı da Türkiye’nin en büyük kapasiteli yağ fabrikası yapacağız. Bu sektörü iyi bildiğimi iddia ediyorum. Halis Toprak burada batıda olmayan bir entegre tesis kurmuş. Halis Toprak’ın heykelini dikmek lazım. Güzel bir fabrika kurmuş. Bu fabrika batıda olsa hemen satılır ama burada senelerdir atıl kalmış."
HELAL GIDA PAZARI ELİMİZİN ALTINDA
Refik Bulutçu, Doğu ve Güneydoğu’nun hemen altında 1.5 trilyon dolarlık Helal Gıda Pazarı olduğunu da belirterek, "Buradan Dubai'ye kadar. Dubai'de dolarlar havada uçuşuyor. Konu gıda ve ülke Türkiye ise, inanamayacağınız kadar para var orada. Bu insanların bütün sorunu 50-100 yıl biz nereden besleneceğiz, nasıl besleneceğizdir. O kralın, o şeyhin çadırında rahat uyuyabilmesi için halkına sağlıklı ve helal gıdayı temin etmesi lazım. Onların en büyük sorunu helal gıdadır. Gıda aldıkları yerde 'domuz var, domuz kanı karışıyor mu, domuz yemi karışıyor mu' bu sorular onları rahatsız ediyor. Ama, muadili olarak bir şey bulamıyorlar. Önce Sudan'a gittiler ancak uygun bir altyapı görmeyince Türkiye'ye geldiler. Şimdi ki Cumhurbaşkanımız olan Başbakana gittiler 'bize arazi ver, ekelim biçelim' dediler. Başbakan bunlara çok akıllıca bir şey dedi ve toprak satamayacaklarını, yasaların buna müsait olmadığını söyleyerek, gelip Türkiye'deki gıda firmalarına ortak olmalarını ve bunları büyütmelerini istedi. Hatta sınırdaki mayınlı arazilerin temizlenmesi mantığı da bu pazarlıktan geliyor" diye konuştu.
"BEHÇET CANTÜRK RAHAT UYUSUN"
1994'te öldürülen Liceli Kürt işadamı Behçet Cantürk'ün yakın arkadaşı olduğunu ve öldürülmeden bir gün önce de aynı evde kaldıklarını anlatan Bulutçu, şöyle devam etti: "Ben Karadenizliyim. Aslım da Çeçen. Ancak Liceyi çok iyi biliyorum. Rahmetli Behçet Cantürk çok yakın arkadaşımdı. 17 yıl boyunca bana Lice'yi, Lice'nin hikayelerini anlattı. Onunla kader ve yol arkadaşıydık. O, bu topraklar için can verdi. Demek istiyorum ki o da mezarında rahat uyusun."
Güncelleme Tarihi: 09 Mayıs 2015, 15:44