Beştaş: Dava nakilleri adaleti engelliyor

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beştaş, davaların başka yerlere nakledilerek kamuoyunun gündemi ve denetiminden düşürülmek istendiğine dikkat çekerek, devlet güçlerinin sorumlu olarak yargılandığı davaların tamamının başka illere nakledildiğine vurgu yaptı

Beştaş: Dava nakilleri adaleti engelliyor
 HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, cezasızlık politikası ve nakledilen davalara ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Beştaş, 1990’lı yılların, tüm hukuksuzluklarla birlikte katliamların yaşandığı bir dönem olduğunu belirterek, "İnsan aklının alamayacağı bir zulüm tufanının devlet eliyle uygulandığı bu dönemin katliamlarıyla yüzleşme ve faillerin açığa çıkarılıp cezalandırılması çabası ise halen devam etmektedir. Özellikle Kürdistan coğrafyasında, verilen adalet mücadelesi hukuken bir çok engelle karşılaşmaktadır. Hakikatle yüzleşmenin önemli olduğu şu günlerde, siyasal iktidar mağdurların adalet arayışını yargı ve hukuk eliyle engelleme ısrarını devam ettirmektedir" dedi.
Binlerce faili meçhul, gözaltında kayıp ve yargısız infazın soruşturma süreçlerinin mağdur yakınları tarafından birçok engel aşılarak sabırla ilerletildiğine dikkat çeken Beştaş, soruşturma aşamaları sonlanan dosyaların “zamanaşımı” engelini aşabildiği ölçüde davalarının görüldüğü bir sürecin içinde olunduğunu ifade etti. Yakın geçmişte dönemin devlet güçlerinin sorumlu olduğu yüzlerce davadan tüm bu engellemeleri aşarak açılan sadece sayılı dava bulunduğunu, fakat bu davalarda yargı erkinin devlet aklı kıskacında hukuk inşa etme çabasının 'cezasızlık' olduğunu kaydeden Beştaş, şöyle devam etti: 

'DAVALAR KAMUOYUNUN GÜNDEMİNDEN DÜŞÜRÜLÜYOR'

"Cezasızlığa giden yolun aşamalarından biri de bu davalarda karşılaşılan nakil kararlarıdır. Keyfi nakil kararlarının verilmesine dayanak olan CMK’nın ilgili 19. maddesinin değiştirilmesine ilişkin kanun teklifimiz Meclis’te reddedildiği için nakillere ilişkin keyfiyet devam etmektedir.
Bilindiği üzere bir davaya bakma yetkisi, davanın suçun işlendiği yer mahkemesinde görüleceği şeklinde belirlenmiş olup, uygulanan ana kural budur. Yasa; nakil kararını ancak yetkili hakim veya mahkemenin hukuki veya fiilî sebeplerle görevini yerine getiremeyecek durumda bulunması ile, görevli ve yetkili olan mahkemenin bulunduğu yerde yapılmasının kamu güvenliği için tehlike oluşturması hallerinde verilebileceğini düzenlemiştir.
Fakat uygulamada bu davalarla ilgili nakil kararları verilirken keyfi yaklaşılmakta, yargı mercii tarafından, faillerin menfaatleri mağdurların menfaatlerinden daha üstün tutulmakta ve bu durum mağduriyetin boyutunu daha fazla artırmaktadır. Nakil kararları, mağdur tarafın görüşü alınmadan verilmekte ve nakiller, mağdurlar açısından ulaşımın güç olduğu yüzlerce/binlerce kilometre uzaklıktaki şehirlere yapılarak, mağdurların ve yakınlarının duruşmalara katılımı önünde ciddi  engeller oluşturulmaktadır. Bu yolla duruşmaların aleniliği, doğal hakim prensibi yok sayılmakta, dava kamuoyunun gündeminden düşürülmeye çalışılmakta ve kamuoyunun denetiminden uzaklaştırılmaktadır. Nakil kararı verilen hiçbir davada kamu güvenliğini tehdit eden hiçbir olayın vukuu bulmadığını önemle belirtmek gerekir. Aksine davaların nakledildiği illerde mağdurlar ve avukatları can güvenliği tehlikesi yaşamaktadır."

'ADALET DUYGUSU YERLE BİR EDİLİYOR!'

Devlet güçlerinin sorumlu olarak yargılandığı şu ana kadar açılan davaların tamamının başka illere nakledildiğine vurgu yaparak, bu davalarla ilgili verilen kararlar ve yargılama süreci boyunca yaşanan gelişmelerin nakil kararlarının arkasındaki siyasi iradeyi gösterdiğine değinen Beştaş, "Devlet güçlerinin sanık sandalyesine oturtulabildiği bu sınırlı sayıdaki davalarda yargı merciinin uygulamış olduğu cezasızlık politikası, başta mağdur yakınlarının olmak üzere haktan ve adaletten yana olan tüm kesimlerin adalet duygusunu yerle bir etmektedir" diye ekledi.
Beştaş, toplumsal barışın inşası için sağlanması gereken adaletin, ancak belli hakikatlerle yüzleşme ve hesaplaşma ile gerçekleşebileceğini ifade ederken, şunları belirtti: "Halkların adalete inanmaz bir hale geldiği yönetimler, vicdanlarda mahkum olmuş yönetimlerdir. Katliamların mağdurları ve mağdurların temsilcileri olarak bu ülkede katliamlara karşı geliştirilen cezasızlık politikalarının sadece daha büyük yıkım ve uçurumlara neden olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz. Her fırsatta '90’lı yıllara atıfta bulunup sorumluları ortaya çıkardığını söyleyen ve açılan davalarla övünen siyasi iktidar, katliam faillerinin aklanması çabasını da devam ettirmektedir."

HÜKÜMETE ÇAĞRI

Beştaş, cezasızlık politikasını, "katilleri korumak ve katliam mağdurlarının karşısında olmak" şeklinde ele alarak, cezasızlık politikalarına karşı başta Adalet Bakanlığı nezdinde hükümet olmak üzere, tüm yargı mercilerini yargılamanın ve hakikatin önemi karşısında ciddiyete ve sorumluluğa davet etti. Geçmişte yaşanan katliamların faillerini korumanın katliamları desteklemek anlamına geleceğine işaret eden Beştaş, "Ya bunu açıkça kabul edin ya da adalet ve hakikatin ortaya çıkmasını engelleme tutumunuzdan vazgeçin" çağrısını yaptı.

NAKLEDİLEN DAVALAR

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Beştaş, açıklamadıan nakledilen davalar şöyle sıraladı:
"Muğla'da üniversite öğrencisi 21 yaşındaki Şerzan Kurt’u tabancayla öldürdüğü suçlamasıyla yargılanan polis memurunun yargılaması güvenlik gerekçesiyle Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmektedir.
"Nezir Tekçi davası Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olup, bu davadan ötürü AİHM’in Türkiye’yi adil yargılama ve yaşam hakkını ihlal ettiği gerekçesi ile mahkum etmesine rağmen, sanıklar Ali Osman Akın ve Kemal Alkan tutuksuz yargılanmaktadır.
1993-1995 yılları arasında yirmi sivilin öldürülmesi nedeniyle yargılanan Albay Cemal Temizöz vd. davası 2009 yılından bu yana Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte iken, sanık vekillerinin talebi ile dava 5 yılı aşkın süre sonra somut hiçbir gerekçe olmaksızın Eskişehir iline nakledilmiştir.
Vartinis davası nakil kararı ile Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi’ne gelen davalardandır. 1993 yılında 9 Kürt yurttaşın güvenlik görevlilerince yakılarak katledilmesinin sanıkları Kırıkkale Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tutuksuz yargılanmaktadır.
Çaldıran İnfazları davası Van ilinden Ankara’ya nakil edilmiştir. Dava sanıkları nakil kararından hemen sonra Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından tahliye edilmiş olup; 3 kişinin ölümüyle suçlanan sanıklar halen tutuksuz yargılanmaktadır.
Mete Sayar (Görümlü) davası da somut bir neden olmaksızın Diyarbakır ilinden Ankara’ya nakledilen davalardandır. Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 6 kişinin ölümünden sorumlu tutulmalarına rağmen Mete Sayar ve diğer sanıklar tutuksuz yargılanmaktadır.
Gazeteci yazar Musa Anter’in 1992 tarihinde Kültür ve Sanat Festivaline katılmak üzere geldiği Diyarbakır’da uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitirmesi üzerine açılan dava uzun süre Diyarbakır ilinde görülmüş olup, somut hiçbir gerekçe olmaksızın Ankara iline nakledilmiştir. Aynı şekilde Diyarbakır Jitem Davası olarak bilinen dava ile birleştirilen bu dava da bundan sonra dosyanın mağdurlarından uzaklaştırılarak görülecek sürgün davalar arasına girmiştir.
8 Ekim-25 Ekim 1993 tarihleri arasında Kulp-Muş-Lice bölgesinde General Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Tugayı tarafından yürütülen askeri operasyonda köy ve mezralarından toplanarak gözaltına alınan 11 kişinin öldürülmesi davası Diyarbakır ilinden Ankara’ya nakil edilmiştir. Sanıkların tutuksuz olarak yargılandığı bu davanın duruşmaları Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmektedir.
Mardin ve ilçelerinde, 1992-1996 arasındaki 22 faili meçhul cinayet, gözaltında kaybetme ve köy yakmalara ilişkin dava daha başlamadan güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya nakledildi. Kamuoyunda Kızıltepe Jitem davası olarak bilinen bu dava Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülecek olup henüz duruşması dahi yapılmamıştır.
Lice'de Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin öldürülmesine ilişkin açılan Lice katliamı davası Diyarbakır ilinden alınarak ilk olarak Eskişehir’e gönderilmiş, Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararı ile Yargıtay davayı İzmir’e nakil etmiştir. Bundan sonra İzmir’de devam edecek olan yargılamanın henüz duruşma tarihi belli değildir."
 

Güncelleme Tarihi: 14 Ocak 2015, 17:32
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER