Son günlerde yaşanan HSYK ile ilgili tartışmalara değinen Ak Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, HSYK'nın tartışmalardan vazife çıkararak, yetkisiz ve kanunsuzca açıklamalar yaptığını söyledi. HSYK'nın açıklama yapmasının Anayasa'nın 138. maddesine de açık bir şekilde aykırı olduğunu dile getiren İçten, "Böyle bir girişim, böyle bir tavır kabul edilebilir bir şey değil. Adeta yeni bir vesayet girişimi, bir darbe girişimi olarak ben bunu algıladım. Bu kabul edilebilir bir tutum değildir. Kaldı ki HSYK konusunda komisyon çalışmasını yaptı. Burada anayasa aykırılık olmadığı karar verildi. Komisyondaki çalışmalardaki her şey oya dayalıdır. Oylama neticesinde anayasaya aykırılığı olmadığı belirlenmiştir. Genel Kurul'da da gerekli görüşmeler yapılacaktır" dedi.
"30 MART'TA MİLLİ İRADE SON SÖZÜ SÖYLEYECEK"
Milli iradenin temsili parlamento olduğuna dikkat çeken İçten, 30 Mart günü yapılacak yerel seçimlerde halkın son sözü söyleyeceğini aktardı. İçten, "Bizler seçilerek, halkın teveccühleriyle buraya geldik. Dolayısıyla millete hesabı biz veririz, yargı değil. Ama siz kalkar da bu ülkede yatırımcıların girişimcilerin önünü kesecek adımlar atarsanız, tahminler üzerinden giderseniz, herhangi bir zihniyetin temsili altında, emirlerle hareket edecek olursanız, yürütme olarak da o noktada bize görev düşer. ve hepsinden önemlisi de her zaman her yerde söylediğimiz 'Milli irade ne diyor?' sorusudur. Bu çok önemlidir. Milli iradenin temsili şu anda parlamentodadır. Herkesin saygı duyma mecburiyeti vardır. Kaldı ki 30 Mart'ta milli irade son sözü söyleyecektir" diye konuştu.
"ULUDERE KARARI VİCDANLARI TATMİN ETMEMİŞTİR"
Genelkurmay Askeri Savcığı tarafından Uludere'de yaşanan olay için takipsizlik kararının verilmesi konusuna da değinen İçten, "Uludere olayında gelinen nokta, verilen karar neticede vicdanları tatmin etmemiştir. Uzun bir yargılamadan sonra sivil yargı, 'bizim görevimiz değildir' diyerek dosyayı askeri yargıya göndermiştir. Askeri yargı da karar vermiştir. Lakin gelinen süreçte verilen bu karar son ve nihai karar değildir. Kaldı ki olayın temyiz yolu açıktır, bir üst mahkeme müracaat edilebilir. İkincisi de Anayasa Mahkemesi'ne ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuruda bulunulabilir. Nasıl bir sonuca ulaşacağını hep birlikte göreceğiz. Ama kişisel kanaatim bu durumun ne kamuoyunu ne de vicdanları rahatlattığı yönündedir. Uludere olayının takipçisi olmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Güncelleme Tarihi: 14 Ocak 2014, 18:15
