'AVUKATLARIMLA GÖRÜŞMEM LAZIM'

PKK Lideri Abdullah Öcalan ile İmralı Adası'nda görüşen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Sayın Öcalan 2009'dan bu yana kaldığı dar hücresinden yeni yerine geçmiş durumdadır. Burası adaya getirildiği ilk yerdir" dedi.

'AVUKATLARIMLA GÖRÜŞMEM LAZIM'
PKK Lideri Abdullah Öcalan ile İmralı Adası'nda görüşen BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, görüşmenin detaylarını DİHA'ya değerlendirdi. Demirtaş, "Sayın Öcalan ile yaptığımız son toplantıda, bütün halka, cezaevinde olan bütün yoldaşlarına özel sevgileri ve selamları vardı. Sayın Öcalan'ın sağlık durumu bir adada ve 65 yaşına gelmiş bir insan için gerçekten de muazzam bir direnç ve irade gösteren bir insanın sağlık durumu ile kıyaslandığında iyiydi. Fakat orda yaşamın kendisi hayati risk ile her an her dakika yaşamak demektir. Üst solunum yolları ve göz yaşarması ile ilgili problemlerinin devam ettiğini biliyoruz. Ama genel olarak morali, heyecanı ve fiziki sağlık durumu yerindedir. Herkese bu çerçevede selamları vardı" dedi.

'En uzun toplantılardan birini yaptık'

Demirtaş, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile şimdiye kadar yaptıkları en uzun toplantılardan birini gerçekleştirdiklerini ve toplantının 4 saati aşkın sürdüğünü söyledi. Demirtaş, toplantıda bütün konuları ve gelişmeleri uzun uzun değerlendirdiklerini belirterek, "Konuları alt başlıklara kadar değerlendirdik. Karşılıklı görüş alış-verişinde bulunduk ve kendisinin değerlendirmelerini dinledik" dedi. Demirtaş, heyetlerin adaya gidişlerinin düzenli olması gerektiğine işaret ederek, 15 günlük BDP heyetlerinin de yeterli olmadığını söyledi.

'Öcalan yeni yerine geçmiş durumda'

Demirtaş, konuşmasının devamında şunları kaydetti: "Başından beri Sayın Öcalan'da bunu söylüyor. Partimizden milletvekillerinin gitmesi önemli, sürecin ilerlemesi bakımından mutlaka bir değeri vardır. Ama bu yetersizdir. Bizim dışımızda da sivil toplum örgütleri, medya mensupları, aydınlar, yazarlar, akil insanların da adaya gidip Sayın Öcalan ile görüşmesi gerekiyor. Bu şekilde bir yaklaşım olmazsa demek ki Sayın Öcalan bu güne kadar ele alındığı gibi araçsal olarak ele alınıyor. Ama yok kendisinin konumu stratejik olarak hesaplanacaksa bu görüşmelerin önünün açılması gerekiyor. Kendisinin dış dünya ile temasının ve ilişkilerinin süreci ilerletecek bir konuma kavuşturulması gerekiyor. Ayrıca Sayın Öcalan'ın sağlık durumunun ciddi bir şekilde ele alınması. Dakika dakika izlenebilecek, orada tıbbi donanımın bulunması gerekiyor. Yani hem sağlık, hem güvenlik, hem de dışarı ile olan ilişkilerinin de stratejik konumuna göre düzenlenmesi gerekir. Sayın Öcalan 2009'dan bu yana kaldığı dar hücresinden yeni yerine geçmiş durumdadır. Yeni yeri de ilk götürüldüğünde kaldığı yerdir. Yani cezaevi dışında ayrı bir yerde değil. 'Özel yer yapıldı. Saray yapıldı' gibi manipülatif tartışmalar yapılıyor. Bu doğru değildir. İlk getirildiği yerde kalıyor. Bu diğer hücreye göre biraz daha geniş bir yerdir. Belki üst solunum yolları sorunu çektiği için nefes almasını kolaylaştıracak daha geniş bir mekandır. İmralı sistemi başlı başına tecrit sistemidir zaten. Adanın içinde nerede yapılırsa yapılsın oradaki insanın konumu tecrittir. Bunun başka açıklaması olamaz. Kendisinin dış dünya ile ilişkisi yeniden düzenlenirse Sayın Öcalan bu şekilde çözüm sürecine daha fazla katkı sunabilecek."

'Enstrüman gibi yaklaşırsanız sürece katkı sunamam'

Demirtaş, PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın konumuna ilişkin söylediklerini ise şöyle aktardı: "Sayın Öcalan, 'Şahsım için, şahsi durumunu için bunu söylemiyorum. Benim önderlik pozisyonumu, sürece dair rolümü ve pozisyonumu oynamam için devlette, halkta, BDP'de sürekli bana baskı yaptı. Ben bu rolümü şimdi oynamak istiyorum. Dolayısıyla bana bu baskıyı yapanlar, benden ricada bulunanlar şimdi önümü açmalıdır. Ben dayatarak, zorla kendimi önder yapmadım. Siz istediniz. Rol almamı istediniz. Ben de şimdi rolümü oynuyorum. Ama bana araçsal, enstrüman gibi yaklaşırsanız ben sürece katkı sunamam. Suriye ve Mısır'da Ortadoğu'da yaşanan bu kaotik durumda ve Türkiye'de yaşanan süreçte pozitif rol oynamam isteniyorsa. Benim imkanlarımın sürece daha fazla müdahale edebilecek düzeyde geliştirilmesi ve arttırılması gerekir. Bu da benim konumumun araçsal bir konum olmaktan çıkartılıp, stratejik bir konuma evrilmesi demektir' diyor" dedi.

'2 Eylül'de süreç biter gibi bir yaklaşımda değil'

Demirtaş, hükümetin 1 Eylül öncesi ve sonrasında Öcalan'a yaklaşımın stratejik bir değişimi içermesinin süreç açısından çok önemli olacağını vurgulayarak, "Doğrusu bu konuda bazı belirtiler vardır. Devlet ve hükümet kanadında çok katı bir tutum olduğunu söyleyemeyiz. Ama tatmin edici ve bu konuya denk düşen bir girişimi de ortaya çıkarmış değiliz. Sayın Öcalan 1 Eylül ve 15 Ekim tarihlerini vermesinin nedeninin hükümetin konuya stratejik yaklaşmıyor olmasından kaynaklı olduğunu söylüyor. Bunu bir tehdit ve şantaj olarak sunmuyor. Hükümetin stratejik davranmamasından dolayı kendisi süreci takvimlendirmenin önemli olduğunu düşünüyor. Bu tarihlerde ilerleme olmasının makul olduğunu ilerleme olmaması durumunda bölgesel ve iç dengeler açısından sürecin sıkıntıya girebileceğini öngörüyor. Kendisi bu tarihlerle ilgili 1 Eylül'de adım atılmazsa 2 Eylül'de süreç biter gibi bir katı yaklaşımda değil. Sayın Öcalan'a araçsal yaklaşımdan vazgeçilmeli, önünün açılması ve görüşmelerin normale dönmesi lazım. Kendisi ile ilgili söylemler terk edilmelidir. 'Terörist', 'Bölücübaşı' gibi kavramlardan hükümetin ve medyasının vazgeçmesi lazım" diye konuştu.

'Devlet heyeti ile yaptığı görüşmelerde tıkanma söz konusu değil'

Demirtaş, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet heyetinde yapılan görüşmelerin devam ettiğini belirterek, "Devlet heyeti ile yaptığı görüşmelerde esaslı bir tıkanmanın söz konusu olmadığını belirtiyor. Ama önemli olanın kendisi ile devlet arasındaki pratik mutabakattan çok bunun siyasi pratik siyasete ne kadar yansıyacağı veya yansıyıp yansımayacağıdır. Kendileri orada bir çerçeve üzerinde tartışma yürütüyorlar. Öyle madde madde bir pazarlık şeklinde yürümüyor. Ortak bir algı ve çözüm zihniyeti geliştirmeye çalışıyorlar devlet heyeti ile. Bunu önemli oradan başarıyorlar. Orada öz iradeleri ile bir çözüm arıyorlar. Bunu birbirlerine baskı yaparak, birbirini zorlayarak yapmıyor. Devlet heyeti de Sayın Öcalan da bir tartışma sonucu ortak bakış açısı çıkarmaya çalışıyorlar. Şimdi aynı şeyi hükümetin yaptığını söyleyemeyiz. Hükümet öz iradesi ile BDP ve Kürt muhatapları ile aynı ilişkiyi geliştirmiyor. Asıl tıkanıklık ve sıkıntı budur. Hükümet İmralı İnisiyatifi dediğimiz ruha uygun bir pratik ortaya koymuyor. Öyle olmayınca da gerilim ve tıkanıklık oluyor. Sayın Öcalan dışarıya bakınca sıkıntıları görüyor ama bunların sürecin bitişi olduğunu varsayımını yapmıyor" diye konuştu.

'Müzakere yapmanızın aklen imkanı yoktur'

PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın avukatlarına selamlarını yolladığını ve tutuklu bulunan avukatlarının serbest bırakılması gerektiğini söylediğini aktaran Demirtaş, "Sayın Öcalan, 'Mutlaka avukatlarımla görüşmem lazım. Avukatların gidiş-gelişinin tartışma konusu olmaması lazım. Şu ana kadar bunu sorun etmedim. Çünkü sizinle ve heyetle görüşmem oluyordu. Bundan sonraki aşamada avukat meselesinin ve medya mensuplarının gelişinin sorun edilmemesi lazım.' Bunu da bir dayatma veya şart olarak ortaya koşmuyor. Müzakerenin olağan gereğidir bu. Müzakere ilerleyecekse normal olarak bunların yapılması lazım. Zaten mevzuatta olan şeyler bunlar. Müzakere yürüttüğünüz bir insanın dış dünya ile bağını keserseniz, müzakere yapmanızın aklen imkanı yoktur. Hükümet bunları yapmıyorsa müzakereye yürütmeyecek demektir" dedi.

'Öcalan birinci aşamaya ilişkin istenenleri yerine getirdiğini belirtiyor'


Demirtaş, "Sayın Öcalan birinci aşama ile ilgili kendisinden istenen ne varsa tamamen yerine getirdiğini belirtiyor. Öcalan, 'Bizim yaptığımız görüşmelerde benden beklenen, çatışmaları ve ölümleri tamamen durdurmak ve geri çekilmeyi başlatmaktı. Ben bunların hepsini yaptım. Başardık' diyor. Dolayısıyla rakamlar üzerinde durmanın anlamı yok. Ölümler ve çatışmalar sıfır noktasına gelmiştir. Birinci aşama bunun olmasıydı ve bu oldu. Şimdi mutabakat yokmuş gibi rakamları konuşmak ipe un sermektir. Hükümetin ve Başbakan Erdoğan'ın bunlardan vazgeçmesi lazım. Geri çekilme büyük oranda tamamlandı var olanlar da hareket halinde deniliyor. Çatışma zaten tamamen bitti. Daha ne yapılması gerekiyor. Hükümetin adım atması için son kişinin de çıkması mı lazım. Böyle bahaneler üretmenin adım atmamanın gerekçesini oluşturmak gibi geliyor bize. Bu işi çözmenin iddiasında olan bir Başbakan yüzdelik hesaplar yapmaz. 'Ben zaten onları indireceğim gitmelerine bile gerek yok' demesi lazım. Kendine güvenen Başbakan çıkıp bunu söyler" değerlendirmesinde bulundu.

'Kürt Ulusal Kongresi'nin daha fazla ertelenmemesi gerektiğini düşünüyor'

Demirtaş, PKK Lideri Öcalan'ın Ulusal Kürt Kongresi'nin toplanma aşamasına gelmesinden büyük bir mutluluk duyduğunu belirterek, "Kongre bileşenlerine selamlarını iletti. Kendisinin mesajı var o kongre günü okunacak. Kongrenin daha fazla ertelenmemesi gerektiğini düşünüyor. Erteleme tartışmalarının kongre çalışmalarını zora sokabileceğini düşünüyor. Daha fazla erteleme yoluna gitmeden belirlenen tarihte artık toplanması gerektiğini düşünüyor. Kongrede herkesin, parti çıkarlarını bir tarafa bırakarak, halkın çıkarlarını esas alarak kongreye katılmasını belirtiyor. Kongre için pratik önerileri de var. Bunları kongre günü kendisinin mesajı olarak kongre bileşenleri ve halkla paylaşacağız" diye belirtti.

'Suriye'de tek merkezli homojen bir yapılın olması imkansız'

PKK Lideri Öcalan'ın Rojava'yı çok yakından takip ettiğini belirten Demirtaş, Öcalan'ın PYD Eş Başkanı Salih Muslim ile hükümet arasında yapılan görüşmeleri olumlu ve olması gereken görüşmeler olarak bulduğunu söyledi. Demirtaş, "Kendisi görüşmeleri destekliyor ve devam etmesi gerektiğini belirtti. Orada Kürt bileşenleri ve diğer bileşenlerin birlikte diyalog içinde sorunları çözebileceğini belirtiyor. Katliamların ve saldırıların devam etmesi durumunda herkesin bugün olduğu gibi kahramanca bir meşru savunma yapması gerektiğini, bunun doğal bir hak ve hatta tarihi bir sorumluluk olduğunu belirtiyor. Rojava halkına, herkese çok selamları var. Oradaki kahramanca direnişi yakından izliyor ve sevgilerini iletiyor. Türkiye'nin sınır kapıları ile Semelka Sınır Kapısı'nın açılması gerektiğini söyledi. Bunlar insani yardımlar için önemlidir. Herkesin oradaki ortaya çıkan yeni oluşum ile doğru ilişki kurması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin de bunu dikkate alması gerektiğini söyledi. Suriye'nin artık eskisi gibi bir yönetim olamayacağını, tek merkezli homojen bir yapının olmasının imkansız olduğunu, orada otonom yapılar ve kantonlara benzer yapılar olabileceğini, bunun da normal olduğunu ve uzlaşma ile gerçekleştirilebileceğini düşünüyor. Türkiye'nin bunu tehdit olarak görmek yerine şimdiden ekonomik, sosyal, siyasi doğru ilişkiler geliştirmesinin faydalı olduğunu düşünüyor. PYD ile Türkiye arasındaki görüşmelerin doğru olduğunu ve ilerlemesi gerektiğini düşünüyor" dedi.

'Hükümet paketle ilgili dayatma ile karşımıza çıkarsa süreci zorlar'

Demirtaş, hükümetin, Öcalan'ın önerdiği 8 komisyona ilişkin somut yol kat etmediğine işaret ederek, "Aslında bu komisyonlar yapılacak yasal değişikliklerle ilgili çalışmalar yürütecek alt başlıklardı. Hükümet paket çalışmasını halen yürütüyor. Gerçekten ilerleme kat etmeye yardımcı olacak bir paket olursa biz desteğimizi sunarız. Ama tek taraflı sadece kendi hassasiyetlerini dikkate alan ve dayatmacı bir paket açıklanırsa bizim bunu kabul etmemiz mümkün olmaz. Sayın Öcalan'da bunun tehlikeli olduğunu söyledi. Hükümet de bunu biliyor. Bu bir pazarlık süreci değildir. Kimse kimseye dayatmada bulunamaz. Katılımcı ve şeffaf bir süreç olmalı ve müzakerede taraf olan Kürt tarafının talepleri doğrudan yansıtılmalıdır. Hükümet dayatma ile karşımıza çıkarsa bu sürece zorlar. Biz bunun dayatmaya dönüşmemesi için görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Umut ediyoruz ki, hükümet bu yaklaşımları dikkate alır. Paket ortaya çıkmadan paketle ilgili olumlu veya olumsuz görüş belirtmek doğru olmaz" diye konuştu.

'Her görüşmemiz çok tarihidir'

Demirtaş, açıklamalarını şu değerlendirmelerle sonlandırdı: "Her görüşmemiz çok tarihidir. Her toplantımız tarihidir. Her görüşmede tanık olduğumuz bir şeyi bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Sayın Öcalan orada gerçekten tarihi bir kişilik olarak hatta mitolojilerde çokça söz edilen kişiliklere benzer çok güçlü bir irade olarak kendi sorumluluklarının farkında, gerçek bir halk lideri, halk önderi sıfatıyla fedakarca bir çalışma yürütüyor. İmkansızlıklar çok fazla, koşullar çok zor. Ama buna rağmen her dakikasını bu çalışmaya harcıyor ve yoğunlaşıyor. Dolayısıyla dışarıda da herkesin Sayın Öcalan'ın bu özverisine ve cesaretine denk bir sorumluluk üstlenmesi ve çalışma yürütmesi gerekir. Kendisi artık kalıcı bir halk önderidir. Şu bilinmeli ki; Kürt ve Kürdistan tarihine mal olmuş, önderliği sorgulanamayacak güçlü bir lider olarak kendisini tarihe mal etmiştir. Kürt nesilleri açısından sonsuza kadar varlığını koruyacak, demokrasiye, özgürlüklere ve barışa inanmış bir lider konumundadır. Bu şekilde varlığını sonsuza dek koruyacak bir liderdir. Böylesi bir liderin halen adada hapsediliyor, rehine olarak tutuluyor olması vicdanlarımızı yaralıyor. Kendisinin özgürlüğü bizim için esastır. Bu vazgeçebileceğimiz bir şey değil. Ama sürecin gidişatı ve ilerleyişi bu pozisyonları belirleyecektir. Kuru kuruya 'Öcalan'a özgürlük' sloganı yetmez. Herkesin bulunduğu alanda çok iyi çalışması lazım. Kürt halkına özgürlük zaten Öcalan'ın özgürlüğü demektir. Halkın sorunları için çalışmak Öcalan'ın özgürlüğü için çalışmaktır. Bunu artık slogan olmaktan çıkartarak, elimizden geleni yapmalıyız."
Güncelleme Tarihi: 20 Ağustos 2013, 16:34
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER