Kürtler çözüm için 'iki Abdullah'a güveniyor

SAMER'in Kürtler'in güncel konulara ilişkin Ekim 2013 araştırması ilginç veriler ortaya koydu: Çözüm için en çok Öcalan ve Gül'e güveniliyor ama çözümün geleceğine ilişkin umut azalmış...

Kürtler çözüm için 'iki Abdullah'a güveniyor
Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı 22 ilde yapılan ankete göre Kürtlerin yüzde 92’si çocuklarını anadil eğitimi için özel okula gönderemiyor. Ekim ayında yapılan ankete göre Kürtlerin Nisan 2013’ten bu yana çözüm sürecine bakışları olumsuz yönde düşmekte... Ankette çözüm sürecinde hangi lidere güveniyorsunuz sorusu da ankete katılanlara yöneltildi. Buna göre Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e güvenenlerin oranı Başbakan Erdoğan’a olan orandan yüksek. Abdullah Gül’e olan güven yüzde 38,6 olarak gerçekleşmiştir. Aynı tabloya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan açısından bakıldığında araştırma grubunun yüzde 33,5’inin başbakana güveni olduğu görülmektedir.

Siyasal ve Sosyal Araştırma Merkezi (SAMER) tarafından Ekim ayında Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı 2 bölgedeki 22 il kent merkezinde Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan demokrasi paketi sonrasındaki algı ve beklentileri tespit amacıyla bir araştırma yapıldı. 3 bin 171 kişi ile yüz yüze gerçekleştirilen ankete katılanların yüzde 67,2’si kimliğini Kürt olarak, yüzde 21,1’i Türk ve yüzde 2,2’si Arap olarak kimliğini tanımladı. Ankete katılanların yüzde 24,5’i kimliğini tanımlarken Müslüman kimliğine, yüzde 9’u Şafi, yüzde 1,3’ü Hanefi, yüzde 3,7’si ise Alevi ve yüzde 0,1’i Hristiyan kimliğine vurgu yaptı. Bunlara ek olarak ankete katılanlar T.C Vatandaşlığına vurgu yapan yüzde 7’lik ve Türkiyeliliğe vurgu yapan yüzde 1,9’u kimliğini tanımladı.

TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ OLAYI NEDİR?

Ankete katılanların yüzde 26’sı son dönemde Türkiye’nin en önemli olayını Kürt sorunu olarak belirtti. Yüzde 20’si Barış sürecini, yüzde 15,8’i demokrasi paketini, yüzde 15,8’i Suriye sorununu, yüzde 7,2’si gezi olaylarını, yüzde 3,2’si işsizliği, yüzde 1,6’sı terör olaylarını, yüzde 1,1’i Suriyeli mültecilerin Türkiye’ye alınmasını son dönemde Türkiye’nin en önemli olayı olarak değerlendirdi.

21 Mart 2013 tarihinde Abdullah Öcalan’ın Newroz’da okunan mesajı sonrasında, Türkiye toplumunda, Kürt sorununun çözümüne ilişkin çok olumlu bir hava yaşanmaktaydı. Ve bu paralelde SAMER tarafından Nisan ayında kamuoyuyla paylaşılan araştırmada da yüzde 74,4’lük bir kesim de son dönemde Kürt sorununun çözümüne ilişkin bir takım olumlu gelişmeler yaşandığı görüşüne sahipti. Ekim ayında yapılan araştırmada ise Kürt sorununun çözümüne ilişkin bir takım olumlu gelişmeler yaşandığı görüşüne sahip olanların oranının yüzde 39,6’ya indiği bilgisine yer veriliyor.

TALEPLERİ KARŞILAMAYA YETİYOR MU?

SAMER’in Nisan ayında yaptığı araştırmada Hükümetin Kürt sorunun çözümüne ilişkin somut projelerinin olduğunu düşünme oranı yüzde 53,8 olarak hesaplanmışken, Ekim ayında yapılan araştırmada alınan yanıtlara göre araştırma grubunun yüzde 32,2’si hükümetin Kürt sorununun çözümüne dair somut projeleri olduğunu düşünmektedir.

Bilindiği gibi kamuoyunda demokrasi paketine ilişkin çok yüksek bir beklenti oluşmuştu. Bu bağlamda demokrasi paketine ilişkin ilk olarak toplumun taleplerini karşılamaya yetip yetmeyeceği soruldu. Alınan yanıtlara göre araştırma grubunun yüzde 66,7’si bu paketin toplumun taleplerini karşılayamayacağını düşünmekteyken, sadece yüzde 23,2’si paketin toplumun talepleri için yeterli olacağını düşünüyor. Bununla birlikte Kürt sorununun çözümü noktasında yeterli olur mu sorusunda da, yeterli görülme oranı ancak yüzde 17,4 olarak bulgulandı.

Başbakan Erdoğan demokrasi paketini açıklarken özellikle vurguladığı noktalardan biri de demokrasi paketinin düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırlarını arttırdığı oldu. Araştırma grubuna bakıldığında yüzde 30,9’u demokrasi paketinin "düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırlarını arttırdığını" düşünüyor. Yine demokrasi paketi ile uygulamaya geçen başörtüsü yasağının kaldırılmasını olumlu bulanların oranı yüzde 87,5 olurken, ilkokullardaki öğrenci andı uygulamasının kaldırılmasını olumlu bulanların oranı ise yüzde 70,7 olarak gerçekleşti.

Demokrasi paketi ile uygulamaya konulan bir diğer yenilik özel okullarda anadilde eğitimin serbest bırakılması... Buna göre araştırma grubunun yüzde 76,5’i özel okullarda anadilde eğitime olumsuz yaklaşıyorken, yüzde 17,5’i olumlu yaklaşıyor. Bununla birlikte araştırma grubunun yüzde 91,4’ü anadilde eğitim için çocuğunu özel okula gönderme olanağı bulunmadığını belirtiyor.

SEÇİM BARAJI

Yine demokrasi paketi ile gündemde tartışılan bir diğer konu seçim barajı. Araştırma grubunun yüzde 58,1’i seçim barajı ile ilgili olarak mevcut sistemde barajın tamamen kaldırılması, yüzde 20,9’u mevcut sistemin yani yüzde 10 barajının devam etmesini, yüzde 14,1’i barajın yüzde 5’e çekip 5’li gruplandırmayla daraltılmış bölge sisteminin uygulanmasını, yüzde 3,4’ü ise seçim barajının kaldırılarak dar bölge secim sistemini getirilmesi yönünde görüşlerini sundu.

SONRAKİ DEMOKRASİ PAKETİNDE NELER OLMALI?

Bütün bu sunulan bulguların yanında araştırma grubuna, "bir sonraki demokrasi paketinde sizce hangileri yer almalıdır" şeklinde bir soru soruldu. Alınan yanıtlara göre araştırma grubunun yüzde 74’ü Kürtlerin statüsünün tanınmasının demokrasi paketinde yer almasını, yüzde 74,8’i devlet okullarında anadilde eğitimin yer almasını isteğini, yüzde 71’i Kürtçenin resmi dillerden biri olarak kabul edilmesini, yüzde 68,9’u demokratik özerkliğin, yüzde 71,3’ü genel affın, yüzde 76,7’si yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin bir sonraki demokrasi paketinde yer alması yönünde görüş belirtti.

Suriye’deki Özerk Kürt yapılanması çalışmaları da araştırma kapsamında sorunsallaştırılan konular arasında yer aldı. Buna göre araştırma grubunun yüzde 55,2’si Suriye’de özerk bir Kürt yapılanmasının olmasını olumlu değerlendirdi, yüzde 64,2’si ise hükümetin Suriye’deki Kürt yapılanmasına ilişkin politikasını olumsuz bulduğunu belirtti.

Son günlerde kamuoyunda süren tartışmalardan biri de çözüm sürecinin aktörlerinin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirip getirmediğine dairdi. Bu bağlamda da araştırma grubuna, "PKK/KCK’nin bu sorumluluklarını yerine getirdiğini düşünüyor musunuz?" sorusu yöneltildi. Elde edilen yanıtlara göre araştırma grubunun yüzde 46,8’i PKK/KCK’nin sorumluluklarını yerine getirdiğini düşünmekteyken, yüzde 31,6’sı sorumluluklarını yerine getirmediğini düşünmekte. Aynı soru hükümet açısından sorulduğunda ise; araştırma grubunun yüzde 22,6’sı Hükümetin çözüm sürecindeki sorumluluklarını yerine getirdiği görüşündeyken, yüzde 59,8’i Hükümetin sorumluluklarını yerine getirmediği görüşüne sahip.

Kürt sorunun çözümü için Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin olumlu sonuçlanacağını düşünenlerin oranı Nisan araştırmasında yüzde 76,8 olarak hesaplandı. Bu araştırmada ise araştırma grubunun yüzde 51,4’ü Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin olumlu sonuçlanacağını düşünüyor. Dolayısıyla görüşmelerde yaşanan sıkıntıların toplumu bu anlamda olumsuz algıya sürüklediğini belirtmek mümkündür.

Abdullah Öcalan tarafından çözüm süreci için dile getirilen tartışmalardan biri de çözüme katkı sunması açısından iletişim olanaklarının arttırılmasıydı. Buna göre araştırma grubunun yüzde 68,2’si Abdullah Öcalan’ın iletişim olanaklarının arttırılması yönünde görüş bildirmişken, araştırma grubunun yüzde 63,8’i akil insanlar heyetinin Abdullah Öcalan ile görüşmesi gerektiğini dile getirdi.

Bütün bu soruların yanında araştırma grubuna “silahlı çatışma ortamının tekrar başlayacağına dair endişeleriniz var mı” sorusu yöneltildi. Alınan yanıtlara göre araştırma grubunun yüzde 54,2’si silahlı çatışma ortamının tekrar başlayacağına dair endişe taşıdığını bildirdi. Bunun nedeni sorulduğunda ise, silahlı çatılma ortamının başlayacağından endişe duyanların yüzde 39’u hükümetin üzerine düşeni yapmadığı ve atılan adımların eksik olmasından dolayı endişe duyduğunu belirtti, yüzde 18,4’ü ise hükümetin politikalarına güvenmediği, yüzde 10,5’i görüşmelerin sonuca ulaşmamasından, yüzde 4,7’si iki tarafın da üzerine düşeni yapmamasından, yüzde 1,7’si tarafların beklentisinin yüksek olmasından dolayı silahlı çatışma ortamının tekrar başlayacağından endişe duyduğunu belirtti.

Siyasetteki aktörlerin Kürt sorununun çözümüne dönük yaklaşımları, söylemleri ve çabaları açısından ne oranda güvenildiği konusunda ise ilk olarak araştırma gurubuna, "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sorunun çözümü için ne oranda güveniyorsunuz" sorusu yöneltildi. Alınan yanıtlara göre Abdullah Gül’e olan güven yüzde 38,6 olarak gerçekleşti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ise güven yüzde 33,5’te kaldı. Yine aynı durum yani çözüme katkı sunacağına olan güven TBMM Başkanı Cemil Çiçek’te söz konusu olduğunda ise yüzde 20,9 olarak hesaplandı. Muhalefet parti liderlerine duyulan güven oranına bakılırsa, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na olan güvenin yüzde 6,7 ve MHP lideri Devlet Bahçeli 'ye olan güvenin yüzde 5,4’te kaldığı görüldü. BDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Gülten Kışanak’a olan güven yüzde 58,9, DTK eş başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’a olan güven yüzde 59 ve nihayetinde Abdullah Öcalan’ın çözüme katkı sunacağına olan güven yüzde 59,3 olarak belirlenmiştir.

Nihayetinde bütün bu soruların sonunda en önemli veriler arasında değerlendirilebilecek bulgu, Türklerle-Kürtlerin ortak yaşam imkânları olduğunu düşünüyor musunuz sorusuna verilen yanıtlarda belirginleşti. Buna göre SAMER’in Nisan ayında yaptığı araştırmada araştırma grubunun yüzde 86,5’i Türkler ve Kürtlerin ortak yaşam imkânının bulunduğunu düşünmekteydi, bu araştırmada ise araştırma grubunun yüzde 81,6’sı Türkler ve Kürtlerin ortak yaşam imkânı bulunduğunu düşünmekte. Dolayısıyla bu veriye dayanarak barış görüşmelerindeki aksamaların Türkler ve Kürtlerin ortak yaşam algısını olumsuz yönde etkilediğini belirtmek mümkün...

RADİKAL

Güncelleme Tarihi: 22 Ekim 2013, 22:24
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER